Şile Bezi 100. Yıl Motifi
- fırat neziroğlu
- 1 May
- 1 dakikada okunur
Şile Bezi, İğne ve Bir Motifin Hikâyesi
Bazı kumaşlar vardır, giyilmeden önce de konuşur.
Şile bezi de öyledir işte.
Daha tezgâhtan iner inmez, “Ben Anadolu’dan geldim,” der.
Üzerine bir de nakış işlenmişse…
O zaman artık sadece bir giysi değil, bir anlatıdır.
Her iğne batışı bir kelime, her desen bir masal olur.
Biliyor musunuz, Atatürk Şile’yi ziyaret ettiğinde ona özel hazırlanan bir desen vardı:
“Paşa Sofrası.”
Şile’nin kadınları bu desenle Paşa’ya bir sofra kurmadılar sadece, ona bir sevgi diliyle “hoş geldin” dediler.
İşte biz bu dilden hiç vazgeçmedik.
Nakışla anlatmayı sürdürdük.
Şimdi 100 yıl sonra,
Cumhuriyetimizin yüzüncü yaşında,
Ben de bir motif tasarladım.
Adına “100. Yıl Motifi” dedik.
İçinde yüz yıllık bir umut, yüz yıllık bir güç var.
Bu motif öyle bir desen ki,
Yıllar sonra biri onu gördüğünde “Bu bizimdir,” diyebilsin istedim.
Tıpkı Paşa Sofrası gibi,
Tıpkı kilim desenindeki koçboynuzu gibi,
Tıpkı bir nazar boncuğu gibi hafızaya kazınsın diye…
Bazen bir desen,
Bir millettir.
O yüzden bu motif, sadece süs değil.
Bu motif, bir duruş.
Ve ben şuna inanıyorum:
“İğneyle kuyu kazanlar, toprağın altındaki suyu herkesten önce bulur.”
Bugün Şile bezine işledik bu motifi.
Yarın belki bir mendilde çıkar karşınıza,
Belki bir duvar halısında,
Belki bir genç kızın çeyiz sandığında...
Ama bir gün mutlaka biri onu görüp diyecek:“
Bu, Cumhuriyet’in 100. yılından kalma bir desen...Fırat Neziroğlu’nun iğnesinden çıkmış.”
Ve belki ardımdan şu söz söylenecek:
“İğnesiyle tarih yazan bir ozandı.”
Comments